- EZ-ZULUMÂT VE’N-NÛR (والنور الظلمات)
Kur’an Terimleri Sözlüğü / Mukatil Bin SüleymanEz-zulumât ve’n-nur, iki manada tefsir edilir.
1. Ez-zulumât, şirk; ve’n-nûr’da iman manasında kullanılmıştır, şu ayetlerde olduğu gibi;
Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan (şirkten) aydınlığa (imana) çıkarır. Kâfirlerin velileri ise tâğûttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. (Bakara /257)
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O´dur. (Ahzab /43)
Benzeri ayetler çoktur.
2. Ez-zulumât, gece; ve’n-nûr’da gündüz manasında kullanılmıştır, şu ayetlerde olduğu gibi;
Sizi karanlıklardan (geceden) aydınlığa (gündüze) çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O´dur. (En’am /1)
Kur’ân’da bu buyruğun bir benzeri bulunmamaktadır. (Yani zulumât ve nûrun, gece ve gündüz anlamında kullanılması sadece bu ayete mahsustur.)
17. EZ-ZULUMÂT (الظلمات)
Ez-zulumât, iki manada kullanılır;
1. Ez-zulumât (karanlıklar) lafzı, çeşitli dehşetli haller manasında kullanılmıştır, şu ayetlerde olduğu gibi;
De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (En’am /63)
(Onlar mı hayırlı) yoksa karanın ve denizin karanlıkları içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yağmurun) önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderen mi? (Neml /63)
2. Ez-zulumât safhalar/merhaleler manasında kullanılmıştır, şu ayetlerde olduğu gibi;
Sizi de annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık içinde çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor. (Zümer /6)
Nihayet karanlıklar (denizin karanlığı) içinde: “Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!” diye niyaz etti. (Enbiyâ /87)
Yahut (o kâfirlerin duygu, düşünce ve davranışları) engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir. (Nûr /40)
Bununla, kafirler kastedilmektedir. Yani karanlık bir bedende, karanlık bir göğüste karanlık bir kalp.
18. EZ-ZÂLÎMÎN (الظالمين)
Ez-zâlîmîn, ve tuzlemûn, yedi şekilde tefsir edilir.
1. Ez-zâlîmîn, müşrikler anlamında kullanılır, şu ayetlerde olduğu gibi,
Aralarından bir çağrıcı, Allah´ın lâneti zalimlerin (Allah yolundan alıkoyan müşrikler) üzerine olsun! diye bağırır. (A’raf /44)
Bilin ki, Allah´ın lâneti zalimlerin (müşriklerin) üzerinedir! (Hûd /18)
Buna benzer ayetler çoktur.
2. Ez-zâlîmîn, lafzı ile müslümanın şirk dışında işediği günah sebebiyle kendisine zulmetmesi kastedilmiştir, şu ayetlerde böyledir.
Dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden (günahınız sebebiyle zulmedenlerden) olursunuz.” (Bakara /35)
Nihayet karanlıklar içinde: «Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!» diye niyaz etti. (Enbiyâ /87)
Yûnus (as) şirk dışındaki günahı sebebiyle kendine zulmetmişti.
Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. (Talak /1)
Onlardan (insanlardan) kimi kendisine zulmeder, kimi ortadadır, kimi de Allah´ın izniyle hayırlarda öne geçmek için yarışır. (Fatır /32)
Bununla tevhid ehlinden olupta –şirk dışında- büyük günah işlemek suretiyle kendilerine zulmeden kimseler kastedilmektedir.3. Ez-zulm, insanlara zulmetmek anlamına kullanılır, şu ayetlerde olduğu gibi,
Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. (İsrâ /33)
Kim düşmanlık ve haksızlık ile bunu (haram yemeyi veya öldürmeyi) yaparsa (bilsin ki) onu ateşe koyacağız; bu ise Allah´a çok kolaydır. (Nisa /30)
Yetimlerin mallarını haksız yere (zulm ile) yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir. (Nisâ /10)
4. Ez-zulm, eksiklik/eksiltmek, anlamında kullanılır, şu ayetlerde olduğu gibi,
İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini (zulmetmemişti) eksik bırakmamıştı. İkisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık. (Kehf /33)
Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek (kimsenin bir şeyi eksiltilmeyecek). (Enbiyâ /47)
Onlara Allah zulmetmedi; fakat onlar kendilerine zulmediyorlar. (Al-i İmran /117)
Onlar (bir güne yetecek kadarından fazla yiyecek saklamakla) bize zulmetmediler, fakat kendi nefislerine zulmediyorlardı (eksiltiyorlardı). (A’raf /160)
5. Zulm ile, şirk koşmak ve tekzib etmek suretiyle kendilerine zulmetmek kastedilmiştir, şu ayetlerde olduğu gibi,Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar, kendileri zâlim (şirkleri sebebiyle) idiler. (Zuhruf /76)
6. Yâzlimûn, cehd/inkar ediyorlar manasında kullanılır, şu ayetlerde olduğu gibi,
Kimin de tartıları hafif gelirse, işte onlar, âyetlerimize karşı haksızlık (inkar) ettiklerinden dolayı kendilerini ziyana sokanlardır. (A’raf /9)
Sonra onların ardından Mûsâ’yı, apaçık mucizelerimizle Firavun’a ve onun ileri gelen adamlarına peygamber olarak gönderdik de onları (mucizeleri) inkâr ettiler. (A’raf /103)
Semûd kavmine o dişi deveyi açık bir mucize olarak verdik de onlar bu yüzden zalim (inkarcı) oldular. (İsrâ /59)
7. Ez-zâlîmîn ile, hırsızlar (ve hırsızlık) kastedilmiştir, şu ayetlerde böyledir.
Onlar da hırsızlığın cezası, su kabı kimin yükünde bulunursa, o onun cezasıdır. Nitekim biz zâlimleri böyle (hırsızlığın derecesine göre) cezalandırırız, dediler. ( Yûsuf /75)
Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah´tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin. Her kim de işlediği zulmünün (hırsızlığının) arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder. (Maide /38-39)
19. EZ-ZULM (الظلم)
Ez-zulm, dört şekilde tefsir edilir.
1. Ez-zulm kelimesi, şirk ile tefsir edilir, şu ayetlerde böyledir.
İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. (En’am /82)
Lokman, oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! Allah´a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti. (Lokman /13)
2. Zulm lafzı, kulun –şirk dışında- hata işlemek suretiyle kendisine zulmetmesi anlamında kullanılır, şu ayetlerde olduğu gibi,
Haklarına tecavüz edip zarar vermek için onları tutmayın. Bunu kim yaparsa kendine zulmetmiş (şirk dışında günah işlemiş) olur. (Bakara /231)
Musa: Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim (başıma iş açtım). Beni bağışla dedi, Allah da onu bağışladı. (Kasas /16)
Buna benzer buyruklar tevhid eli hakkında söz konusu edilirse maksat (işlenen hata sebebiyle) nefse zulmetmektir.
3. Ez-zâlîmîn lafzı, insanlara zulmeden kimseler hakkında kullanılır, şu ayetlerde olduğu gibi,
Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah´a aittir. Doğrusu O, zalimleri (insanlara zulmü ilk olarak başlatan kimseleri) sevmez. (Şûrâ /40)
Ceza yolu ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenler içindir. (Şûrâ /42)
4. Yuzlemûn lafzı, şüphe olmaksızın kendilerine zarar verenler ve (sevablarını, haklarını) eksiltenler manasında kullanılmıştır, ayetlerde olduğu gibi,
“Verdiğimiz rızıkların iyi ve güzel olanlarından yiyin” (dedik). (Bakara /57)
Allah bunlardan (menn ve selvâ’dan) her gün için kendilerine yetecek kadar almalarını, fazla almamalarını emretmişti. Onlar ise bu hususta O’na isyan ettiler. İşte Yüce Allah’ın, “Onlar bize zulmetmediler, ihtiyaçlarından fazla alarak kendilerine zulmettiler.” (Bakara /57) buyruğu bunu ifade etmektedir.
Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Enbiyâ /47)
Ancak tövbe eden, iman edip makbul ve güzel işler yapanlar cennete girecekler ve asla haksızlığa uğramayacaklardır. (Meryem /60)
Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz
Diğer Yorumlar