EL-CEBBÂR (الجبار)
- EL-CEBBÂR (الجبار)
Kur’an Terimleri Sözlüğü / Mukatil Bin Süleyman
el-Cebbâr, dört şekilde tefsir edilir:
- el-Cebbâr; kahredici güce sahip, istediğini, herkese ve her şeye rağmen yerine getirebilen -ki bu da Allah Teâlâ’dır- manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde böyledir:
Azizdir, cebbardır {yani, yarattıklarını, irade ettiğini yerine getirmeye kahr u galebesiyle mecbur edendir}. (Haşr/23)
(Ey Nebi!} Sen onların üzerinde bir cebbar {yani, onları islâm’a girmeye mecbur edecek güç ve egemenliğe sahih} değilsin. (Kaf/45)
- el-Cebbâr kelimesi, -yaratılmışlar için- haksız yere öldüren demektir; şu âyetlerde bu anlamda kullanılmıştır:
Yakaladığınız zaman da zorbaların yaptığı gibi yakalayıp haksız yere mi öldürürsünüz}? (Şu’arâ/130)
{Ey Mûsâ!} Sen yeryüzünde bir cebbar {yani, haksız yere öldüren bir kimse} olmayı irade ediyorsun? (Kasas/19)
Allah, mütekebbir (Allah’a ibâdeti kendine yediremeyip büyüklenen} her cebbarın (haksız yere öldüren her kimsenin} kalbini işte böyle mühürler. (Mü’min/35)
- el-Cebbâr kelimesi, Allah’a ibâdeti kendisine ye-diremeyip büyüklenen /mütekebbir manasında kullanılmıştır; Yahya (a.s) hakkındaki şu âyette olduğu gibi:
{Yahya}, cebbar {yani, Allah’a ibâdeti kendine yediremeyip büyüklenen} ve isyankâr değildi. (Meryem/14)
(İsâ şöyle dedi}: “Beni bir cebbar (yani, Allah’a ibâdeti kendine yediremeyip büyüklük taslayan} şakî kılmadı.” (Meryem/32)
- el-Cebbâr lafzı; boylu-poslu, iri-yarı ve kuvvetli anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Orada cebbar (yani, boylu-poslu, iri-yarı ve kuvvetli} bir kavm var. (Mâide/22)
Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz
Diğer Yorumlar
EN ÇOK OKUNANLAR
RASTGELE